Sıra Cetveli-Bono-İspat Yükümlülüğü-İspat Şekli

 

T.C
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi
2013/4006 E.2013/4526 K.28.06.2013 T.

ÖZET : Her zaman düzenlenmesi mümkün olan bono, tek başına sıra cetvelindeki alacağı kanıtlamaya yeterli değildir. Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. 

Davacı vekili, borçlunun 3.kişi nezdindeki alacağının haczi sonrası Adıyaman İcra Müdürlüğü’nün 2009/5633 E. sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinin 1.sırasında davalıya ayrılan payın gerçek bir alacağa dayanmadığını ileri sürerek, davalıya ayrılan payın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; muvazaalı olduğu iddia edilen bononun, davacının alcağına hükmedilen davanın açılış tarihinden 7 ay önce düzenlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve davalı ile asıl borçlu M. arasındaki ticari ilişkinin varlığının gerek tanık beyanlarından, gerekse tüm dosya kapsamından anlaşıldığı ve dolayısıyla bononun gerçek bir borç ikrarını içerdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, muvazaa iddiasına dayalı olarak sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü alacağına itiraz edilen alacaklıya düşer. Alacaklı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Senetler ancak tarafları ve onların cüz’i ve külli halefleri yönünden kesin delil niteliğinde olup, davacı üçüncü kişi bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemez.

Somut olayda, ispat yükü kendisinden olan davalının, alacağının gerçek bir borç ilişkisine dayandığını yukarıda açıklandığı şekliyle ispat edememiş olmasına göre, davalının takibine dayanak olarak gösterdiği bononun muvazaalı olarak düzenlendiğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle reddi doğru olmamıştır.

SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.